tatil denen şey ne güzel birşeymiş, ne tatlı, ne hoş birşey… sabaha kadar misafirlerimle sohbet ediyorum, öğlene kadar uyuyorum, akşama kadar yağmurlu sokaklarda uzun yürüyüşler yapıyorum, akşam da yüzümde ballı maskem, ayaklarımda naneli krem (yürüyüşler sahiden uzundu), filmler seyrediyorum.. pek memnunum hayatımdan… rüyalarım da pek hoş.. bu sabah rüyamda bir film ekibi gördüm. rüya içinde…
Ay: Eylül 2008
"ütopik olmasa da mistik inançların"
azize /aziyade/azade (burası bilinçüstü ) bilinç (burası bilinçyanı 😛 ) me/la/l. (burası da altı) necati serdengeçti de bilinçüstünden gelenmiş meğer.belki bir gün anlatırım size bu hikayeyi.
pötika
şimdi beklemeye başladım.ben beklerken başbakan ile doğan şantajlaştı, yüzyılın yardım hareketi tartışıldı, hadronlar çarpıştırıldı, iran’da deprem oldu ve iş yerimdeki saatim durdu.salı günü durmuş, çarşamba günü geldiğimde gördüm. aklıma çanakkale savaşında şehit olan bir tabur istanbul lisesi öğrencisinin şehadet dakikalarında duran okul saati geldi. saat hala öyle duruyor. benim saatim de öyle 🙂 butimar nekrofilik…
eskiden burda bir şarkı vardı
agnostizmin biraz kaypaklık getirdiği doğru. “tek doğru budur, en doğru budur diyemem ama benim için doğru olan bu” cümlesi bana hoş geliyor. hani güvenli davranış tanımı vardır ya, ne saldırgan ne çekingen.