bu hafta

Ben bu hafta Beyoglu’nu cok sevdim. Salt’a istanbullasmak sergisi gezmeye cikip, becomingistanbul.org adresinden izleyemedigim belgeselleri izledigim gun biraz hava almak uzere disari ciktigimda caddenin hemen karsisinda Tuba, Mahmut ve Ali uclusunu gordum, Ali ustunde meşhur mavi yagmurluyla, elinde dondurmasiyla pek tatliydi yine. Onlar da Yalcin Tosun soylesisine gelmisler, hadi gel dediler, beraber soylesiye gectik. Soylesi…

çok yerleri var dünyanın gidilmemiş

Sanırım bir çeşit mesleki deformansyon bu, herşeyi merak etmem, bana yabancı tüm hayatları. Makul sebeplerim de var ama. Az evvel yeniden fark ettim, karşı kaldırımda yürüyen eski danışanımı görünce. 4 sene önce geliyordu seanslara, anlattıkları ilginç geliyordu hep , bu ilginçliklerle kodlamışım zihnime. Anlattıkları ilginç gelsin tabii insanların, ilgim uyanık olur. Ama yabancı da gelmesin…

psikoloji ifriti

Ne olursa olsun, Aziz Gregorius kahramanca edimini gözümüzün önünde gerçekleştirir, her zaman zırhlıdır ve hiçbir yeri görünmez: Psikoloji eylem adamlarına göre olmasa gerek. Aslında, bütün psikolojik ağırlık öfkeli kıvranmalarıyla ejderhanın üzerindedir: Düşmanda, yenilende, canavarda kahramanın aklından bile geçiremeyeceği (ya da sergilemekten kaçındığı) dokunaklı bir hal vardır. Bunun bir adım ötesi, ejderhanın psikoloji olduğunu söylemektir: Hatta…

fuad

“kalb öncesi zamanlar vardı… sonra mucize gerçekleşti, kalbin oluşum süreci tamamlandı. emir geldi ve kalb atmaya başladı… o ilk darbe anı ve hareketin başladığı hayat noktası “fuad” ile sarsılır cisim… gücü vardır, sesi vardır.ritmi vardır… kalb, hayata hevesle tüm gerçekliği ile başlar… hızlanmalar, yavaşlamalar, heyecanlar, korkular, aşklar, mutluluklar, keskin şoklar, gider bozuklukları, yetmezlikler, hastalıklar, durma…

imaj her bi şeydir

Filmlerde, adamlar öfkeyle birbirlerine dalar, ağız burun bırakmayıp kan revan içinde kalır sonra da hiç bir şey olmamış gibi can ciğer kuzu sarması olur ya, bu sahneleri severim. Büyücüleri, cadıları, ejderhaları, sahte peygamberleri, garip ayinleri, şövalyeleri, kovboyları, mafya babalarını, Barney Stinson’ı severim. Gerçek hayatta sevmeyeceğimden emin olduğum bu şeylerin hepsini, daha doğrusu hepsinin imgesini severim….

O brave new world, That has such people in’t!

Yavaşça konuşarak, “Hiç, içinde dışarı çıkmak için bir şans verilmesini bekleyen bir şey varmış gibi hissettin mi kendini?” diye sordu, “Kullanmadığın ek bir güç gibi, hani türbinlerden geçmek yerine şelaleden çağlayan su misali?” …………. “Yine de,” diyen Vahşi, ısrarını sürdürdü, “tek başınayken Tanrı’ya inanmak doğaldır-yalnız başına, gecenin bir yarısında, ölümü düşünerek…” “Fakat şimdilerde insanlar hiç…

evden işe işten eve ülkesi

Güney İngiltere’de Portsmouth-Waterloo demiryolu hattında bir köydür. Evden işe-işten eve yaşayan birinin özlediği herşey bu köyde bulunabilir. Köy, İngiliz bilgin Merlin’in uzak torunlarından biri tarafından, özellikle pazartesi sabahları böyle yaşamaktan bıkmış olanlar için kurulmuştur. Gözleri çökmüş, ince çizgili takım elbiseli insanlar trenin ikinci ya da birinci sınıf vagonlarının pencerelerinden bakıp dururlar. Birden manzara açılır, şaşırtıcı…

yumurta

Alvy Singer: Adamın biri , bir doktora gider ve “Doktor, kardeşim fıttırdı. Kendini tavuk sanıyor.” der. Doktor da:”Getirseydiniz ya, tedavi ederdim.” der. Adam da şöyle der:”Evet ama doktor, yumurtaları çok işime yarıyor.” Galiba ben de insan ilişkilerinde|aynı şeyi hissediyorum. Akıldışı, mantıksız, hatta saçma olduklarını bilseniz de…sürdürmeye çalışıyorsunuz. Çünkü hepimizin yumurtalara ihtiyacı var. Annie Hall

benim ailem ve bayram şekerleri

Bayramda kuzenimin çocukları misafirim oldu. Günün sonunda teşrif ettikleri için bende tükenen enerjiden ötürü onları hareketli oyunlarla değil de sakin sakin oyalamam gerekti. Kütüphaneden ‘Benim Ailem’ kitabını çıkardım, onlarla beraber resimlerine bakıp biraz da anlatılanı özet geçtim sayfalar boyunca. Kitap dünya çocuklarının ailelerini ve bu arada kültürlerini anlattıkları bir kitap, her sayfada çocukların aileleriyle çekilmiş…