Zamanın birinde uzak bir ülkede bir oldboy yaşamış. Ben bugün nerdeyse onun hikayesini dinledim.Oldboylar çok severler, öyle bir sevmek görülmemiştir. Çok derin bir sevmektir o, çok kendinden bir şeyi sever gibi, çok koruyan, himaye eden, çok içten, çok hesapsız ve nerdeyse karşılıksız. Hep onu düşünmek, onun iyiliğini öncelemek gibi, aman o incinmesin diye üstüne titrer…
Ay: Ocak 2009
tiken
gezegenlerin hareketlerinden midir nedir dikenli bitkiler diken döküyor bugünlerde ve yine gezegenlerin hareketlerinden olsa gerek herşey de yolunda gidiyor sanki. bir kaç gündür bir bitkinin dikensiz halini izleyip duruyorum, ne de güzelmiş diyorum. gezegenlerin bu isabetli kararlarının şerefine: http://stat.radioblogclub.com/radio.blog/skins/mini/player.swf
çöl ortası
diyelim ki ben ortasındayım, tam ortasındayım günün, tam ortasındayım çölün. diyelim uçsuz bucaksız bu çöl, tek görebildiğim kum tepecikleri, alabildiğine engin bir çöl diyelim. ve ben orada öylece duruyorum. anneciğim, babacığım, arkadaşlarım ve tüm sosyal bağla-ntıla-rım, işim, gücüm ve tüm sosyal zımbırtılarım, evim sevgili gölgem başımı sokacak ve içi dolu ıvırım ve zıvırım, tüm bunlarım…
emdr röportajı
ayşe arman’dan emdr röportajı
mazi seyahat
bu hikaye paket yapan bir kadın hakkındadır.ben kadınla bir otobüs yolculuğu esnasında tanıştım.mazi seyahatin hülyalı yolcularından biriydi. bir ara çay molası için aşağı indiğimizde, şirketten olan çayları yudumlarken sohbete başlamıştık, bana işinin inceliklerini anlatmıştı. bu hikaye incelikle paket yapan bir kadının yolculuğu hakkındadır. kahramanımız bu yola neden çıkmıştır? bu yola neden çıkılır ki, sıcacık ev…
arizona dream
kaplumbağalara mutluluk atfeden biri daha varmış.grace de kaplumbağa oldu sonunda mutlu kaplumbağa.dondurmak için bir ânı.çünkü hayat dönüşür, dönüşümü biraz evvel axel’den duymuştur.kaplumbağa ise o kadar yavaştır ki, donmaya yakın.eskimo da son anda donmaktan kurtulmuş, hayata dönmüştür.
ikiru ve
bugün ikiru’yu seyrettim bir grup insanla beraber. bu bir grup insandan bazısının isimlerini filan bilmem ama bazı zaaflarını bilirim ve bu grubu severmişim, bugün hissettim. ikiru çok sıkıcı filmdi, öyle ki yanlarımda oturan insanlar uyudular izlerken ve film bittiğinde mustafa amca -grup lideri- geçmiş olsun dileklerini iletti. filme biraz ara verip hakkında konuşuyorken biri hislerini…
II. geleneksel inşirahlı aşure günleri
bugün, birincisini 2007 senesi muharrem’inde gerçekleştirdiğimiz inşirahlı aşure günümüzü artık gelenekselleştirdiğimizi ilan etmenin sevinçli gururunu yaşıyoruz. şak şak şak şak. bazılarınız alkışlarken, bazılarınızın da aşure zaten yeterince geleneksel bir tatlı dediğini duyar gibi oluyorum. duymamış oliyim 🙂
dönüşlülük
yolculuğun bu noktasından sonra biraz da dışa bakabilirim, biraz da gözü dışarda olabilirim. bu ihtiyacı geçenlerde tehanuyu anlatırken hissettim. aslında herşey öylesine zamanlı ki, öylesine anlamlı. ayşe’nin görüşmeler arasında aynaya bakma ihtiyacı hissetmesi geldi aklıma, “yoksa sanki kayboluyorum gibi geliyordu başkalarında” dediği. benim kayboluş hikayem sadece işle de alakalı değildi hem, o da vardı ama…
acaba diyorum
aslında dikkatle bakıldığında bunun sağlam ve yaygın gerçek bir zenginlik olduğunu anlarsın; öyle ki benim anlatacak tek bir öyküm olsaydı, bütün gürültüyü bu öykünün etrafında koparırdım, ona tam değerini verebilmek için çabalardım, ama biriktirdiğim sınırsız anlatı malzemem olduğu için bunları telaşsızca ve umursamazca ele alabilirim; hatta bu işten biraz sıkıldığımı yansıtabilir, ikincil dereceden olaylarla lafı…