Lili, Charles Walters‘ın yönettiği, Leslie Caron, Mel Ferrer ve Jean-Pierre Aumont ‘un başrollerini paylaştığı 1953 yapımı bir film. Sezai Karakoç 1954’te (babamın doğduğu yıl) yazmış Lili’nin şiirini. LİLİYAR Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu Kuklalar titremesin ne…
Kategori: Uncategorized
psikolojim geldi
namaz kılan bir toplumun psikolojiye ihtiyacı var mıdır?1. namaz kılmak, müslümanlar için, kulun Allah’a olan borcudur, zikretme, şükretme, itaat, muhabbet, dua etme biçimidir. namaz kılınca daha iyi hissetmek söz konusu olabilir elbette ama namaz kılmak kötü hissetmemeyi garantilemek anlamına gelmez. garantisi yok bunun. iyi-kötü hissetmenin ötesinde namaz kılmak, başına hep iyi şeyler geleceğini garantilemek anlamına da gelmez….
kediler, beyaz tavşanlar, salyangozlar..
murakami’nin romanlarında bir kedinin peşinden gitmek diye bişiy var.. bir çeşit beyaz tavşan oluyor hikayelerinde kedi.. benim hikayemde de bana bir şeyler öğreten kediler vardı bir zaman.. şimdi ise salyangozlar var, canımın içi yağmur yağınca meydana çıkıyorlar.. neşeli neşeli bir şey düşünürken hop atacağın adımın hemen altında gözüne çarpıyorlar. neşeli adım ihtiyatlı adıma dönüşüyor.. “neşelen…
iki yıl okul tatili
bu sabah bir hikaye okuyordum, gezgin amcasıyla beraber seyahate çıkan bir çocuktan bahsediyordu.. on yaşlarında bir çocuk nasıl öyle uzun bir yola çıkar ki, okulu mokulu yok mu diye düşünürken buldum kendimi o anda, hikayenin 1700′ lerde geçtiğini unutup.. sonra dedim ki, ne büyük bir tutsaklık, eli kolu bağlayan bir şey okul.. o yüzden galiba…
iki
ben kendimi gülün dibinde buldum, zamanlaması harikaydı. dolunay vardı, kocaman. rüyalar vardı, resimli.değişim vardı, taptaze. dolma vardı, ben sarınca çelişkisiz, pek nefis.
şöhret ne zor :P
Ben dun canli yayin asli’si oldum. Omrunce hic tv’de konusmamis biri olarak, acilisi bir canli yayinla hem de bir nevi acin oturun tarzi bir programla yaptim, cesaretime bir alkis. Cesur olmam gergin olmama mani degildi tabii, dun kahvaltida annemlere soyledim, tv’de konusacagim ama kaygiliyim diye, anacigim sagolsun hemen moralimi duzeltti “gerilcek bisey yok kizim, cuma…
with a little help from my friends
http://fizy.com/#s/1d7ex9 stresle ilgili araştırma sonuçlarına göre, stresi engelleyen en önemli faktör, stres yaratan problemi çözmek değil, yalnız olmadığını, seni anlayan birinin varlığını yanında hissetmekmiş. yani sevgili okur, biri size derdini anlattığında, ona hemencecik çözüm önerisinde bulunmak yerine duygusuyla ilgilendiğinizde, anlamaya çalıştığınızda stresini azaltacak bir etkide bulunmuş oluyorsunuz. ne harika değil mi?
prenses ayı
http://fizy.com/#s/12dd72 insan aklı mukayese ederek işler. hayvan aklı nasıl işler bilmiyoum. yastıkların altındaki bezelyeyi hissedebilmek için bezelye diye birşeyi tanımak gerekir mesela ve fakat fazla fazla tanışıklık değil, olması gerektiği kadar, yüz göz olmadan. yüz göz olmak güzel bir şey değildir. kış uykusu güzel bir şeydir. yani, yastık altındaki bezelyeleri çok tanıyorsan ve alışmışsan oradaki…
dil ile barışmak
kosmos filminde en sevdiğim şey neptün ile kosmos’un “adam gibi” konuşmadan kuşlar gibi ses çıkararak muhabbet etmeleriydi. beginners filminde de en sevdiğim şey Oliver ile Anna’nın şu gündelik dil dışında bir dille konuşmaları, anlaşmalarıydı. sonra Oliver ile Anna konuşmaya başladı, konuşunca ayrılık oldu. sonra canım yeğenim elif hastalandı, derdini anlatamadı, biz de ona iç bu…
çocukluğum ve kulak ağrısı
geçtiğimiz günlerde grip oldum diye doktora gittim, bana otrivine sprey verdi. aa ne güzel nostalji, hey gidi otrivine derken.. otrivine benim vi-daylin iştah şurubundan sonra ilk öğrendiğim ilaç markasıdır. evet, annem bana iştahımı açsın diye şurup vermiş, afferim ona. otrivine pediatric ise burnum rahatça akabilsin de kulağımı zorlamasın diye verilen damlaydı. çocukken kulağım çok ağrırdı….