bazı ejderhalar

                                                                                                             

ilk kez bir ejderha ile altı yaşındayken tanıştım, babannemin anlattığı hikayenin kahramanıydı.. iyi de bir rolü yoktu bu hikayede ama niyeyse sevmiştim bu yaratığı.

bayburt’un nişantaşı köyünü basıp, sonra zavallı bir kadının duasıyla oracıkta taş kesen ejderhanın fotoğrafı.

sonrasında galiba yedi-sekiz yaşlarındaydım, susam sokağının şu bölümüyle ejderhaları bir kere daha sevdim. niye sevdiğimle ilgili bir fikrim yok hala…

 kral arthur-merlin hikayesinin ejderhasıyla tanıştığımda ise 9-10 yaşlarındaydım, bu defaki ejderha  bilgeydi üstelik, gönül rahatlığıyla sevebilirdim. sonrasında bir sürü ejderha tanıdım işte, okuduğum fantastik kurgularda muhakkak en az bir tane oluyordu. en sevdiğim, tehanu idi


game of thrones’un üçüncü sezonunu beklediğimiz şu günlerde dizinin en sevdiğim karakteri, ejderhalar annesi daenerys targeryen’i anmasam olmaz di mi? bu sezon, evlatlarının hayrını görecek inşallah…

her ne kadar altı yaşımdayken babannemden dinlediğim bir hikayenin gayet yerli bir kahramanıysa da ejderha, sonraları ya hep uzak doğu ya da kelt hikayelerinde rastladığım bir karakter oldu, bu arada, nerde bizim ejderhalarımız diye zaman zaman üzülüp içlendim kendi kendime.. ta ki, geçen hafta gördüğüm bir minyatüre kadar.. minyatürlerle osmanlı-islam mitologyası isimli ilginç bir kitap edindim, şaşıra şaşıra okuyorum.. kitabın mitolojik yaratıklar bölümünde ejderha başlığı altında, Peygamber efendimiz’in bir ejderha ile karşılaşmasını anlatan minyatürler var.. hakikati yoktur herhalde 🙂
iyi bir müslümanın peygamber efendimize dair hakikati olmayan bir bilgiyle karşılaştığında heyecanlanmaması lazım aslında.. fekat Allah affetsin, bizim kültürümüzden de ejderha hikayeleri geçmiş diye seviniyorum saçma bi şekilde..

not: yazarken mesnevi’deki ejderha göndermelerini hatırladım, nefse benzetilen. peki ama niye seviyorum ben bu yaratığı?

Yorum bırakın